|
|
|
=> Daha kayıt olmadın mı?
FORUM ANASAYFA - insan haklarının kotunmasında karşılaşılan engeller mervil (şimdiye kadar 16 posta) | | İNSAN HAKLARININ KORUNMASI
İnsanlık insan haklarına kolay ulaşmamıştır. Daha özgür, daha mutlu bir dünya isteyen insan, haklarına gelebilecek her türlü tehlikeye karşı korunmalıdır. İnsan haklarının korunmaması durumunda, toplumda huzur, güven kalmaz. Devlete güven azalır. Güçlüler güçsüzlerin hak ve özgürlüklerini elinden alır. İnsanlar arasında ayrımcılık artar. Toplum millet ve devlet olma özelliğini yitirir. Başka bir devletin koruması altına girer.
İnsan haklarının korunduğu ülkelerde bireyler, huzurlu ve mutludur. Kendi hak ve özgürlüklerinin gelişmesinin, başkalarının hak ve özgürlüklerine bağlı olduğu bilinciyle herkesin haklarına saygı gösterirler. Böyle toplumlarda bireyler daha üretken ve yaratıcı olurlar.
Kişilerin hak ve hürriyetleri anayasada düzenlendiğine göre; bu hak ve hürriyetlerin tanımlanması, açıklanması ve korunması ile ilgili maddelerin bulunması gereklidir.
Anayasa bir devletin kuruluşunu, yapısını, temel organlarının görev ve işleyişlerini, vatandaşların hak ve özgürlüklerini düzenleyen temel yasadır. Anayasaya aykırı yasa çıkarılamaz. Anayasamızda devletin, insan haklarına saygılı olması temel bir ilke olarak ele aIınmıştır. İnsan hakları anayasada; temel hak ve ödevler adı altında üç bölüme ayrılmıştır. Kişi hakları ve ödevleri, sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler, siyasal haklar ve ödevler.
İnsan haklarını koruma görevi, anayasanın 40. maddesinde açıklandığı gibi devlete verilmiştir. Devlet bu görevini; yasama, yürütme, yargı organları aracılığı ile yerine getirir. insan haklarının yalnızca devlet tarafından korunması yetmez. Sivil toplum kuruluşları da insan haklarını koruma konusunda kendilerine düşen görevi yerine getirmelidir.
Vatandaşlarına değer veren, insan haklarına saygı gösteren ülkeler, bu hakların korunup geliştirilmesi için danışma kurulları kurarlar. Hukukçular, düşünürler, politikacılar ve diğer uzmanlardan oluşan bu kurullar, insan hakları ile ilgili sorunları inceleyip, çözüm önerilerini hükümet yetkililerine bildirirler.
İnsan hakları ile ilgili uluslar arası kuruluşların kurulduğu ya da belgelerin kabul edildiği günler, insan haklarıyla ilgili özel günler olarak kabul edilmiştir. Başlıca özel günler; İnsan Hakları Günü, Birleşmiş Milletler Günü, Dünya Çocuk Günü, Çevre Koruma Haftası ve benzeridir.
Ülkeler, kendi sınırları içerisinde milli düzeyde insan haklarını korumuş olsalar bile, uluslar arası düzeyde de korunmasına yardımcı olmaları gerekmektedir. Dünyada bazı ülkeler insan haklarını milli düzeyde bile koruyamaz durumdadır. Böyle bir ülkenin vatandaşları, insan haklarından yoksun olarak yaşamaktadırlar.
Devletler; insan haklarının uluslar arası düzeyde korunması için, çareyi uluslar arası kuruluşlar kurmakta bulmuşlardır. Uluslar arası kuruluşlar, insan hakları konusunda ilke ve kuralları saptayan, böylece ülkelere bu konuda rehberlik eden kuruluşlardır. İnsan haklarını uluslar arası düzeyde korumak için kurulan, uluslar arası kuruluşlara üye olan ülkeler, imzaladıkları protokole uymak zorundadırlar. İnsan haklarını korumada, uluslar arası belgeler önemli bir yere sahiptir. Bu belgeler; insan haklarını korumakla görevli uluslar arası kuruluşlar tarafından hazırlanır. Üyelerinin onaylarını aldıkları sözleşmeler vardır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bunlardan biridir. Gönüllü kuruluşlar bölgesel olabildikleri gibi evrensel de çalışabilmektedirler.
Demokratik rejimi güçlendiren ve geliştiren en önemli kurum, eğitim kurumudur. Eğitim, demokrasinin yaşamasında en önde gelen faktörlerden birisidir. Demokratik düşünce ve uygulamalar da eğitimin gelişmesinde önem taşımaktadır. Demokrasi ve insan hakları birbirinden ayrılamayan iki önemli gerekliliktir. Demokrasi olmadan insan hakları; insan hakları olmadan da demokrasi olamaz. Demokrat insan olmadan, insan haklarını korumak mümkün değildir.
İnsan haklarına karşı duyarlı vatandaşlar, gördükleri olumsuzlukları, ilgili yerlere bildirerek, eleştiriler yaparak ve kamuoyu oluşturarak gerekli tedbirlerin alınmasına da yardımcı olurlar.
Bildiklerini davranışa dönüştürmüş olan çağdaş ihsanlar, çevreye, diğer insan ve canlılara karşı oldukça duyarlıdırlar. | | | | mervil (şimdiye kadar 16 posta) | | İNSAN HAKLARININ KORUNMASINDA KARŞILAŞILAN SORUNLAR
İnsan haklarının korunmasında belli başlı engeller; kişisel özelliklerden, eğitimsizlikten, siyasal, ekonomik nedenlerden kaynaklanmaktadır. Engeller sınırlı değildir. insan olma bilincinin eksikliği, hoşgörüsüz ve toplumsal ilişkilerin düzenlenememesi bilincinin eksikliğinden de oluşmaktadır.
İnsan hakları evrensel düşüncesinin geliştirilmesi, aynı zamanda eğitim sorunudur. Demokrasi ve insan haklarının sözle gerçekleşmesinden ziyade, gerçekten yaşanan bir hak olması, eğitime verilecek önemle doğrudan bağlantılıdır. Bütün okullarda, aile içi eğitimde, kamu kurum ve kuruluşlarında toplumsal katılım yoluyla eğitim yapılmalıdır. Basın ve yayın organları yoluyla insanları aydınlatıcı bilgiler verilmelidir.
İnsanlar düşüncelerini özgürce ifade edebilmelidir. Bu düşüncelerinin devlet yönetiminde etkili olmasını istemek de onların hakkıdır.
İnsan hakları çağımızda öncelikli yerini korumakta, insan hakları ihlalleri çeşitli şekillerde yaşanmaktadır. Özellikle eğitim düzeyi düşük ülkelerde bu ihlaller daha yoğun olarak görülmektedir.
Ekonomi ve insan hakları kavramları fazla ilgili değilmiş gibi görünse de, milli geliri düşük toplumlarda dengesiz dağılım sonucunda insan haklarının korunup geliştiği söylenemez. Dolayısıyla insan haklarının gelişiminde ekonomik gerçekliğin de önemli bir yeri vardır. Ekonomik yoksullaşma toplumun tüm dengelerini sarsmaktadır. insan hakları her açıdan tahrip edilebilmektedir. Çağımızın hızla gelişen ekonomik olayları, insan hakları olgusuna da geniş etki etmektedir. Ekonomi, dil, din ve coğrafya, kültürü doğrudan etkileyen unsurlardır. Kültürel davranışların insan haklarına uygun olup olmaması bu unsurlardan kaynaklanmaktadır. insanı diğer canlılardan ayıran en belirgin özelliği, insan olmasının farkında oluşudur.
Kültür, bir toplumun ortak olarak kabullenerek yaşattığı kurallar ve gelenekler bütünüdür. Kısaca toplumun yaşama biçimi ile insan, hem kendi haklarını, hem de başkalarının haklarını korumaya çaba gösterir. Sorumluluk sahibi, hakkını insan hakları çerçevesinde arayan ve haklarından taviz vermeyen, başkalarının haklarına da saygı duyan ve koruyan insan, insan olma bilincine ulaşmış demektir.
Hoşgörü; müsamaha ve tolerans kelimeleri ile eş anlamlıdır. Affetme, kolaylaştırma anlamlarına da gelir. Hoşgörülü olma büyük insanların işidir. Hoşgörülü olmaya ailemiz ve yakınlarımızdan başlamalıyız. insan önce eşine, çocuklarına, komşu ve yakınlarına, sonra da bütün insanlara karşı hoşgörülü olmalıdır.
Hoşgörü, toplumsal ve kültürel düzey gerektiren bir tutumdur. Demokrasiler hoşgörü rejimidir. insanların birbirinden ayrı, farklı duygu ve düşünce, davranış, tutum, eylem biçimleri olabileceğini bilmek ve kabul etmektir. Kısaca, başkalarının davranışlarına saygı duyma ve anlayışla karşılamadır.
Hoşgörüsüzlük, hoşgörünün zıddıdır. insanların birbirlerine katlanamamalarıdır. Başkalarının anlayış ve düşüncelerine hoşgörü göstermek bir erdemdir.
İnsan olma bilinci kazanan kişi, kendisi ve çevresiyle uyum içerisindedir. Herkesle barışık olarak, toplumsal ilişkilerini düzenli sürdürme düşüncesindedir. Toplumsal ilişkilerde doğal olarak farklılıklar olabilecektir.
Vatandaş, hukuksal olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkese verilen addır. Bu bağı elde eden kişilerin devlet ile ilişkilerinin düzenlenmesinde ırk, dil, din ve cinsiyet faktörü öncelik taşımaz. Önemli olan, vatandaşa insan olduğu için değer verilmesidir. Sadece, vatandaşlık ya da uyrukluk bağı, birey ile devlet arasındaki hukuksal bir ilişki, teknik bir bağdır.
İnsan hakları, insanın insan olmak özelliği nedeniyle sahip bulunduğu haklardır. Genelde dokunulmazlık ayrıcalığına sahiptir. insan saygıdeğer bir varlıktır. insana saygısızlık etmeye kimsenin hakkı yoktur. Haklarda ve şerefte herkes eşittir.
Hak kavramı, talebe bağlı bir istektir. İnsanların sahip oldukları haklarını bilmesi ve haklarını elde etmenin yollarını araması gerekir. Hakkımız olan bir şeyi isteme hakkımız vardır. İsteyebilmek için de haktan haberdar olmamız gereklidir. Bu, hakkını arama hakkıdır. insan haklarının dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez özellikleri vardır. Sahip olduğumuz haklarımızı talep etme, en doğal bir hak olarak karşımıza çıkmaktadır.
| | | | mervil (şimdiye kadar 16 posta) | | bu ödev benim performans konum belki lazım olur |
Cevapla:
Bütün konular: 13 Bütün postalar: 189 Bütün kullanıcılar: 69 Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse 
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 32 ziyaretçikişi burdaydı! |
|
|
|
|
|
|
|